BaşSayfa  Makale  Kırıntılar  Görüş   Bilgiler   Belgeler   Yarenlik   Şiirler
EVRİM KURAMI BAĞLAMINDA
BİLİM ve İNANÇ ÜZERİNE

Necdet Kesmez
BÖLÜMLER
  1. GİRİŞ
    • ÇERÇEVE
    • GEÇMİŞE KISA BİR BAKIŞ
  2. EFSANELER, İNANIŞLAR
    • KUZEY ÜLKELERİNİN TANRILARI
    • ZERDÜŞT DİNİNDE YARADILIŞ
    • BABİLLİLERİN YARADILIŞ EFSANESİ: ENUMA ELİŞ
    • KUTSAL KİTAP
  3. KURAMLAR
    • EVRİM KURAMI
    • YARADILIŞÇILIK
    • AKILLI TASARIM
    • YARADILIŞCI TEKAMÜL
  1. DAVALAR, TARTIŞMALAR, BİLDİRİLER
    • ABD'DE EVRİM SAVAŞLARI
    • VATİKAN'IN İLGİSİ
    • ULUSLAARASI AKADEMİLER PANELİ ARAYA GİRİYOR
    • AVRUPA KONSEYİ DE DEVREDE
    • RADİKAL'İN İKİ YAZARI ARASINDAKİ POLEMİK
  2. SONUÇ
    • KISSADAN HİSSE
    • SÖZÜN ÖZÜ

III- KURAMLAR

EVRİM KURAMI

Herhangi bir "sağlam ve doğru" biyolojik altyapısı olmasa da, Aristoteles'ten Konfüçyüs'e kadar birçok önemli isim evrim kavramı konusunda yazmıştır
Ayrıca, evrim konusunda İbn'i Haldun ve İbn-i Sina bazı kuramlar sunmuşlardır
19. yüzyılda Jean-Baptiste Lamarck (1744 - 1829), kazanılan karakterlerin kalıtımına dair bir varsayım öne sürmüş, fakat yaptığı deneyler bu hipotezin yanlış olduğunu göstermiştir. Aynı yüzyılda Charles Darwin (1809 –1882),, Galapagos Adaları'ndaki gözlemlerine dayanarak, evrimin mekanizmasını doğal seçilimle açıklamıştır.
Evrimin_Öyküsü
Evrimin mekanizmasının anlaşılmasında ve açıklanmasında bugün geçerli olan bilimsel görüş, Charles Darwin tarafından 1859'da ortaya atılmış olan Evrim Kuramı üstüne kuruludur. Şöyle özetlenebilir:
1. Bir canlı organizmalar topluluğunda gelişigüzel rastlantısal mutasyonlar (değişinimler) farklılık veya çeşitlilik meydana getirir.
2. Bu farklı organizmalar hayatta kalmak ve üretmek bağlamında birbiri ile yarışırlar
3. Hayatta kalma ve üretmede daha iyi olanlar daha çok döl bırakmayı başarabilirler. Buna Doğal Seçilim denir.
4. Zamanla bazı organizmalar diğerlerine göre daha kolay hayatta kalırlar ve daha çok ürerlerse yeni bir tür ortaya çıkar (evrimleşir)
Evrim Kuramı şu savları ileri sürmektedir:
• Bütün canlılar ortak bir kökenden gelmektedir.
• Bütün canlılar değişinim ve doğal seçilim ile ortaya çıkarlar.
• Bütün canlılar, doğanın gelişigüzel rastlantısal süreçleri ile hayata gelir ve kalırlar.

YARADILIŞÇILIK

Yaradılışçılık insanların, hayatın, dünyanın ve evrenin bir defada ve özgün biçimlerinde tanrısal varlık :(veya varlıklar) tarafından yaratılmış olmasına inanmaktır. Burada daha çok Musevilik, Hırıstiyanlık ve İslamiyet inancında yer alan ve ilk önce Hz. İbrahim tarafından açıklanan Tanrı kavramı söz konusudur
İncil’e harfiyen dayanan yaradılışçı yoruma inananlar, bir bilimsel araştırma sonunda bu yorumla çelişen bir sonuç elde edildiğinde
  • Araştırmanın sonucunu veya
  • Sonucun dayandığı bilimsel kuramları ya da
  • Araştırmada uygulanan yöntemleri
reddederler. Özellikle
  • Canlı organizmaların ortak bir atadan gelişmesi,
  • Yeryüzünün jeolojik tarihi,
  • Güneş sisteminin oluşumu ve
  • Evrenin kökeni
ile ilgili görüşler, açıklamalar onları çok tedirgin eder.
Yaratıcılığa inanan kişiye göre, mutlak yaratıcı olan Tanrı gökleri ve yeri ve bunlar arasında bulunan her şeyi, tümüyle ve yoktan, kendi özgür iradesi ile yaratmıştır. Bu tanrısal varlık, her yerde ve her zaman hâzır olup gerektiğinde müdahale eder; öyle ki onun daimi ilgisi ve bilgisi dışında bir şeyin yaratılması veya evrime uğraması mümkün olamaz.
Bakara Suresinin 255. ayeti, ki Ayet-ül-kürsi adıyla anılır, Tanrıyı tam bu şekilde tanımlamaktadır.
Bilindiği gibi bu aynı zamanda Teist tanrı inancıdır. Yaradılışçılık da, bir uçta İncili lafzen (kelimesi kelimesine) doğru kabul eden köktendinciler, diğer uçta ise teist evrimci Hıristiyanlar olmak üzere, kendi içinde bölümlere ayrılır.
Bunlardan Genç-Dünya Yaradılışçılığı
adı verilen görüşe göre Dünya, Tanrı tarafından son on bin yıl içinde aynen İncilin Yaradılış Kitabında anlatıldığı şekilde ve sürede yaratılmıştır. Bu görüşte olanlar Dünya ile evrenin aynı yaşta olduğunu kabul ederler.
Yaşlı Dünya Yaradılışçılığı adı verilen diğer bir görüşün sahipleri ise maddesel evrenin Tanrı tarafından yaratılmış olduğuna inanmakla beraber İncilin Yaradılış Kitabın sözünün aynen değil simgesel olarak doğru olduğuna inanırlar. ve Dünyanın yaşı konusunda da astronominin bulgularını kabul ederler. Ne var ki Evrim Kuramının çok tartışmalı olduğunu ileri sürerler.

AKILLI TASARIM

Akıllı Tasarım, “evrenin ve canlıların bazı özellikleri, dolaylı bir süreç olan doğal seçilimle değil, akıllı bir ilke ile açıklanabilir” düşüncesidir. Bu görüşü ileri sürenlerin hemen hepsi Discovery Institute (Keşifler Enstitüsü) mensubudurlar ve akıllı tasarımın bilimsel bir kuram olduğu görüşündedirler

Aslında “canlı organizmaların karmaşıklığının, evrensel bir tasarımcının varlığının kanıtı” olduğu fikri Darwin doğmadan çok önceleri pek çok kişi tarafından ileri sürülmüştü. Bu görüşün en ünlü savunucusu ise William Paley adlı İngiliz ilahiyatçıdır.
Paley 1802 de şöyle yazıyordu: “Kırlarda dolaşırken bir cep saati bulursak bunun doğal bir süreç sonunda bilmezlikle meydana gelmediğini fakat bir insan zekası ile tasarlandığını hemen anlarız.”
Aynı şekilde, Doğada, bir doğaüstü yaratıcının varlığını gösteren bol miktarda işaret bulunmaktadır..
Bu tasarımcı fikri son zamanlarda bir çok akademisyen tarafından yeniden iddia edilmeye başlandı. Mikrobiyoloji ve matematik çerçevesinde güven verici bilimsel savlarla desteklendiği söylenen bu iddiaların çok sağlam bir bilimsel hakikat olduğu da ileri sürülüyordu.
Akıllı tasarım kuramı buna inananlarca şöyle özetlenmektedir:
Akıllı tasarım, yaşamın bir tasarımcı tarafından yaratıldığını ileri süren kuramdir. Kuram bu tasarımcının özellik ve niteliği konusunu açıklamaya teşebbüs etmez. Bu yüzden dinden bağımsız bir kuramdir. Kuramın dayandığı ilkeler şöyle sıralanabilir:
• Yaşam için gereken bilgi (information=bilinti) DNA adı verilen molekülde bulunmaktadır. Bu bilgi bilinti kuramı (information theory) denilen bilim tarafından incelenmektedir.
• Yaşamın karmaşıklığı DNA’ daki bilginin ölçüsüdür.
• Doğal Seçilim bilgi yaratmaz, sadece var olan bilgiyi değiştirir. Yani yeni bilgi mutlaka DNA da genetik akış – rasgele değişikliklerle yaratılmalıdır.
• Yaşamın kökeni ve evrimi gibi geçmiş olaylarla ilgili olasılıklar bilinti ve olasılık kuramlarına dayanılarak kesin ve doğru bir biçimde belirlenir.
• Yaşamın kökeni ve evrimi olasılığı çok küçük ise bir tasarlama bulunduğu sonucu çıkarılabilir ama aksine bu olasılık çok büyükse böyle bir tasarlama akla gelmez.
Din inanca dayanır. Akıllı tasarımın dayandığı ilkeler matematik modeller ve bilgisayar benzetimleri (simulations) ile doğruluğu test edilebilir. Bu bakımdan akıllı tasarım bir bilimdir, kabul edilmesi inanca dayanmamaktadır.
Diğe taraftan, bilim, kuram ve aksiyomlara dayanır. Aksiyomlar apaçık hakikatlerdir. Aslında aksiyomlar da varsayımdır. Evrim Kuramı bütün olayların doğal bir açıklaması olduğunu varsayar. Diğer bir deyişle bir tasarımcının varlığı olasılığını dışarıda bırakan bir varsayıma dayanır. Oysa bu varsayım bir aksiyom, yani apaçık bir hakikat olamaz.
Ayrıca, akıllı tasarım apaçık bir hakikatle işe başlar. Yaşam ya evrimle ya da tasarlamayla oluşmuştur der ve bu iki olasılığı karşılaştırır.
Evrim Kuramınin doğruluğunun kabul edilmesi için
• Karmaşık yaşamın basit yaşamdan evrimle oluştuğunun ve
• Doğa yasalarının bu evrimi tümüyle açıklayabildiğinin
gösterilmesi gerekir. Oysa yukarda açıklandığı gibi Evrim Kuramı ikinci önermeyi kabul etmekte ve bu suretle Evrim Kuramınin doğruluğu sınanmadan kanıtlanmaktadır.

YARADILIŞCI TEKAMÜL

Bu görüş evrime karşı çıkmayan ancak, yaradılış gibi evrimin de “Allah”ın emri çerçevesinde olmuş ve olmakta olduğuna inanan Müslümanlarca ileri sürülmektedir.
Deniyor ki “gerek kozmik, gerek toplumsal ve gerekse biyolojik olarak ortaya çıkabilecek her türlü evrim Allah’ın yarattıklarına vermiş olduğu “emr”lerden biridir.
İslam düşünce tarihinde yaratıcı tekâmül görüşünü kabul eden bir grup düşünür olduğu anlaşılıyor. Konunun daha iyi anlaşılması için burada ufak bir parantez yararlı olabilir:
Cabiri, İslam düşüncesinde bilgi sistemlerini beyana, burhana veya irfana dayalı sistemler olarak üç gruba ayırmaktadır. Bu sınıflandırmaya her gruptaki ileri gelen isimlerinden esinlenilerek Üç İbni’nin ( İbni Teymiye, İbni Rüşd-İbni ve İbni Arabininin) Duruşu da denilmektedir. Bu üç bilgi sistemini şematik olarak şöyle gösterebiliriz:
SİSTEM KAYNAKLAR DÜŞÜNÜRLER BEYANA DAYALI BİLGİ SİSTEMİ VAHİY, AYET, HADİS, NAKİL İBNİ TEYMİYE, ŞAFİİ, EŞ’ARİ, GAZALİ,
BURHANA DAYALI BİLGİ SİSTEMİ AKIL, DENEY, GÖZLEM
İBNİ RÜŞD, NAZZAM, CAHİZ, KINDİ, HAREZMİ, FARABİ, İBNİ SİNA, BİRUNİ, İRFANA DAYALI BİLGİ SİSTEMİ KEŞF, İLHAM, SEZGİ, AŞK İBNİ ARABİ, HALLAC-I MANSUR, CÜNEYD-İ BAĞDADİ, BEYAZID-I BESTAMİ, SÜHREVERDİ VE

Yaratıcı veya yaradılışçı tekamül adı verilen görüş ikinci gruptaki ulema, yani akıl ve deneyi öne çıkaran bilgi sistemine inananlar tarafından ileri sürülmüştür.
Bu düşünürler görüşlerini ileri sürerken akıl , deneyim ve gözleme dayanmakla beraber Kuranı Kerimdeki bazı ayetleri de gözden ırak tutmamışlardır.. Gerçekten Kuranı Kerimde bazı ayetler, fazla zorlanmadan evrimin Kuranda öngörülmüş olduğu şeklinde anlaşılabilmektedir. Özellikle aşağıdaki ayetler ilginç sayılabilir:
Enbiya 20/28 o kafir olanlar bilmediler mi ki, muhakkak gökler ve yer bitişik iken biz onları birbirinden yarıp ayırdık ve her diri şeyi sudan yarattık, hala iman etmezler mi?
Hicr15/26 Muhakkak ki, biz insanı kuru bir çmurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarttık.
Hicr 15/28 ve hatırla o zamanı ki, rab'bin meleklere demişti ki: Ben kuru bir çamurdan, bir şekillenmiş balçıktan bir insan yaratacağım.
İnsan 76/1 İnsanın üzerinden, daha kendisi hiçbir şey değilken (hatta) adı anılmaya değer değilken uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip geçmedi mi?.
Cabir bin Hayyan ‘a (öl. 815) göre
“Allah ilk önce dört unsuru (hava, su, ateş, toprak) yarattı; sonra da onlardan maden, bitki, hayvan ve insan varlıklarının oluşumunu ve üremesini “irade” etti. Temelde ilahi yaratma fikrini kabul eden Cabir, bazı bitki ve hayvan türlerinin, hatta ilk insanın, kendiliğinden vücut bulduğunu kabul etmekten öte, minerallerin, bitkilerin, hayvanların ve insanların suni olarak laboratuarda üretilebileceğini bile iddia etmektedir. Cabir, kendiliğinden oluşu tevlid ve tevellud, suni oluşumu tevalud ve tekvin, ilahi yaratma fikrini de kevn ve hâlk terimleriyle açıklamaktadır”
Nazzam (öl. 845) Nazzam bir nevi kozmolojik evrim diyebileceğimiz bir kuram savunmaktadır
Cahiz (öl. 869) “canlıların oluşumu ve aktüel evrimleri üzerinde durmaktaydı. Cahiz, Kitabu’l-Hayavan adlı kitabında biyolojik evrimi açıkca savunmuştur. Ona göre evrenin yaradılışını başlatan Allah, aynı zamanda onu evrimleşme yoluyla teşekkül edici, hem de türleri devamlı evrimleştirici kılmıştır. Bu bakımdan evrimin gerçek sebebi Allah’tır.”
Biruni’ye (öl. 1061 göre evrenin tekevvünü Allah’ın öyle irade etmesi bir evrimin sonucudur. Allah’ın ezeli planına göre evren, sürekli evrimler geçirmektedir. Bu esnada, uygun koşullar oluştuğunda madenler ve canlı türler birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmaktadır
İbni Haldun (öl. 1406) “Hurma ve üzüm ağacı sedef ve salyangoza, maymun insana, insan meleğe insilah edebilir” demektedir.
Bununla beraber İbni Haldun’un asıl amacının peygamberin “gayb”tan aldığı bilgi türüne açıklık getirmek olduğu ancak bu çalışması sırasında canlılardaki evrimini de açıklamak durumunda kaldığı ileri sürülmektedir.
Önceki bölüm Yazının devamı