GÖZLEMCİNİN
GÜNLÜĞÜ

Gözlemci: Nihat Al

Baktığını görmek
Bakmadan da görmek
                                 BAŞ SAYFA DÜŞÜNCE ODASI  MAVİPENCERE   GÖZLEMEVİ   ARKABAHÇE   IŞIKLIYOL
                                              Alıntılık      Belgelik   Yarenlik   Okumalık ‎   Bakmalık   Gezinmelik

İNİLEN TRAMVAYLAR

Gündemin değişme hızına erişemiyoruz. Tam son konuyu yakaladığınızı sandığınızda, mümbit topraktan fışkıran bir yeni gonca ile burun burunasınız.
Hem konular değişiyor hem savunma biçimleri. Dershaneleri mi kapatacaktık, hafif bir eskivle, konunun paydaşlarıyla görüşmeğe dönüşüyor,
Sağlık reformu mu yapmıştık, katkı paylarının bütçenizi zorlaması bir yana, orta boy bir ameliyat için 8-10 bin TL. ödemeniz gerekiyor, organınız önemliyse bu tutar 40-50 bin TL.ye çıkabiliyor,
Tek bayrak- tek yurt mu demiştik, yurdun en hassas bölgesinde “Kürdistan” dan bahsedebiliyoruz; “Benim bahsettiğim yurdumuzun dışındaki Kürdistan” diyeceksiniz. Bu lafınızdan aşırı memnuniyet duyan zatın makamında yahut karargahındaki haritada, Kürdistan sınırları yurdunuzun iç organlarına kadar uzanmış durumda,
İleri demokrasimizin enstrümanları TOMA takviyeli, ilaçlı su ve biber gazı.
Hapishanelerdeki ölümcül hastalar için bir sağlık kurumunun verdiği koruyucu raporu, 9 ayı seyretmekle geçiren ve kendi raporunu düzenlemeyen Adli Tıp.
Müslüman Kardeşler Selefiler, Hizbullahçılar, El Kaideciler, El Nusracılar, insan sakatatını afiyetle yiyen cihatçılar, ÖSO, PYD, KYB liler, Sünniler, Aleviler, Baasçılar, İran, Amerika, Rusya, hatta ve hatta Çin arasında bozuk bir pusula. Buna pusula ne yapsın ? Kırda dağda bayırda değilseniz, meskun mıntıkada, her yer değiştirdiğinizde pusuladaki kuzey- güney de biraz fark eder. Zira ibre, civardaki manyetik alanlardan etkilenir. Keşke yukarıda saydıklarım fiziksel, somut manyetik alanlar olsa. Halbuki bunlar sosyal, siyasal ve ekonomik manyetik alanlar. Yani bunlar pusulaya 1-2 derece değil, 359 derece hata yaptırır. İlk hatanızdan pek çok uzaklaştığınızı sanıp azıcık daha ısrar ederseniz, dönüşüm 360 dereceye çıkar, başladığınız sakil duruma dönersiniz. Oyun kurucunun siz olmadığınızı hep hatırda tutmalısınız. En kıvrak figürleri yaptığınız zamanlarda dahi başkasının oyununu oynuyorsunuz. O başkası olacak muhterem oyunu değiştirebilir.
aradeniz kostümü giymişken Aydın Zeybeği, zeybek kostümü giymişken Antep Karşılaması müziği çalabilir, müşkül durumda kalırsınız. Bunu size yalnız siyasî karşıtlarınız değil, bilim ve hariciye alanındaki dostlarınız dahi söylüyor.
Peki, oyun kuruculuk düzeyinde emperyal değilseniz, eliniz kolunuz bağlı, atalet içinde, olanı biteni seyir mi edeceksiniz? Hayır, evrensel hukuk kurallarına göre tavır alıp, uluslar arası hukuk kurallarına göre hareket edeceksiniz. Bu tavrınızı ve çıkarlarınızı ciddiyet ve kararlılıkla savunacaksınız. Bölgenizdeki huzurun da huzursuzluğun da sizi şiddetle etkileyeceğini hatırlatacaksınız. Başkasının iç işlerine karışmanın, size müdahalenin de gerekçesi olacağını bileceksiniz.
Churchill ve Stalin’in iğvasına kapılıp dünya savaşına girmedi diye kimse İnönü’ye gık diyemedi. Yurtta ve cihanda sulh ilkesini küçümsedik, bugün yumuşak viraj arıyoruz.
Her viraj aranışında, daha önce sizi onaylayanlar, yanıltılmış olduklarını söyleyerek sıyrılmaya çalışıyorlar. Sade vatandaş bu mazerete sığınsın, hoş görülebilir. Ama köşe ve akademik unvan sahipleri için bu yol inandırıcı olmuyor. Bir siyasî ekip size açık ya da kapalı şekilde Atatürk ’e karşı olduğunu belirtmişse, “Tarihimizde çok sayıda siyaset ve devlet adamı var, eh onlardan birine karşı imiş, napalım !” rahatlığı ile kabullenemezsiniz. Atatürkçülük, şimdiki devletimizin yaşam felsefesidir; bağımsızlığı, emperyalizme karşılığı, çağdaşlığı, bilimselliği, laikliği, demokratlığı, sosyal adaletçiliği ve sürekli devrimciliği temsil eder. Devletçiliği temsil etmediğini sanıyorsanız, ülkeyi gezerken devletin kendilerine el uzatmasını isteyen kişi, grup ve kitleleri düşünün. Kâr kokusu alınmayan yere liberalin hangi mantıkla gideceğini düşünün, kınayamazsınız da. Yıllardır verilen teşviklerin doğu ve güneydoğuyu kalkındırmaya neden yetmediğini düşünün. Yani Atatürkçülük, yukarıdaki niteliklerin tümünü ve hatta fazlasını içeren bir sistemdir. Atatürkçülüğe karşı olduklarına dair ipucu verenlerin, bu çağdaş ve makul niteliklere karşı olmamalarını beklemek saflık mıdır, kasıtlı saflık mıdır ?
Hele bu verilen ipucu falan değil, çok sayıda halat ucuysa, daha ne söylenmesini bekliyorsunuz. Demokrasi Tramvayından inildi inilmesine de, illa açıklanmasını, “Evet indik” hem de bütün tramvaylardan denilmesini mi?