‎‎


Dünyaya, İnsanlara, Olaylara

MAVİ PENCERE

Necdet Ersoy

                                 BAŞ SAYFA  DÜŞÜNCE ODASI   MAVİPENCERE    GÖZLEMEVİ    ARKABAHÇE    IŞIKLIYOL
  ;                                               Alıntılık   Belgelik    Yarenlik    Okumalık ‎    Bakmalık    Gezinmelik 
‎ ‎

KANADA’DAN BİRKAÇ İZLENİM‎

₪ BÜTÇE FAZLASI

‎ ‎
Kanada’da Alberta diye küçük bir eyalet var. Bundan birkaç yıl önce ‎bu eyaletin yıl sonu hesaplarında para artmış. Yani toplanan vergiler ve bütçe ‎gelirleri, giderleri karşıladığı gibi bir miktar da artmış. Eyalet parlamentosu ‎karar alıp artan parayı nüfus başına eşit miktarda çeklerle ‎vatandaşlarına iade etmiş. Bunun üzerine tartışmalar oluyor:
    ‎ ‎
  • Çok vergi verenlere, ‎
  • ‎ ‎‎
  • Hiç vergi vermeyenlere, hatta‎
  • ‎ ‎‎
  • Yardım alan vatandaşlara
‎ eşit miktarda geri ödeme yapılmasının haksız olduğu iddia ediliyor.
‎ Karşı taraf ise
"Bu para harcansaydı herkesin eşit hizmet alacağı işlere ‎harcanacaktı, O halde herkese eşit iade doğrudur"
diyorlar. Sonunda Kanada Kamu Denetçisi’ne (Kanadanın Sayıştay’ına) ‎ sormaya karar veriliyor. Ama ‎bugüne kadar cevap gelmemiş.
‎ Ben de sizlere bir sorayım dedim. Galiba benden medet umuyorlar. Sizler ne ‎dersiniz bakalım bu işe? ‎
Diğer taraftan bu bütçe fazlası olayının Kanada'da değil de ülkemizde olma olasılığı var mıdır? Farz-ı muhal olaydı neler olurdu?

₪ SILA ÖZLEMİ VE TÜRK DİZİLERİ

‎ İki ayı aşkın zamandır Kanada'dayım, sizlere aktarmaya değecek bir ‎şeye rastlamamıştım düne kadar. Dün eşim ve kızımla alışverişe çıktık. Malum ‎seyahat dönüşü yaklaşınca biraz çul çaput alınacak. Bir AVM nin kadın giysileri ‎satan bölümündeki orta yaşlı kadın tezgahtar bizimkilerin Türkçe konuşmalarını ‎duyunca o da Türkçe konuşmaya başlamış. Kadın Yunanlıymış. Ama Türkçe ’yi bizim TV dizilerinden öğrenmiş. ‎Evlerine Türk TV lerini izleyebilmek için özel uydu kanalı bağlatmışlar. Ablası ‎devamlı Türk dizileri izlermiş, o da gayet güzel Türkçe konuşuyormuş. Bizim çok ‎hoşumuza gitti bu durum tabii.
‎ ‎ Derken başka bir yerde cadde üstünde bir dükkana girdik. Orda da 20-25 ‎yaşlarında biri iki hanım tezgahtar bizim konuşmaları duyunca çok ‎heyecanlandılar. Genç kız Hintliydi, delikanlı da Lübnanlı. İkisi de ilgiyle Türk dizilerinden, dizilerin ve başrol ‎oyuncularının isimlerinden bahsetmeye başlayınca şaşkınlığımız ve ‎memnuniyetimiz katlandı.
‎ Bununla da bitmedi. Biraz ilerde bir başka dükkanda bir başka tezgahtar Afganlı kıza rastladık. O da benim bile hiç duymadığım dizi isimleri ‎söylemeye başladı. Mutluluğumuza diyecek yoktu.
‎ Bu yaşadıklarımız üzerine ben oldukça gerilere gittim. 1961 yılında yaz stajı için ‎Almanya'nın Lübeck şehrine gitmiştim. Bir pazar günü aylak aylak ‎sokaklarda gezerken bir pulcu dükkanının vitrininde bir Türk Pulu görünce ‎ayaklarımın bağı çözülür gibi olmuş, tansiyonum yükselmiş, gözlerim dolmuştu. O ‎kadar heyecanlanmıştım.
‎ Sonra daha yakın bir zamanda, 95 lerde Rusya'da iş yaparken, yollarda Türk ‎TIR larına rastladığımda benzer heyecanı yaşamıştım. Hep düşünmüşümdür; ‎ülkemize gelen Amerika 'lılar, Avrupa 'lılar yollarda kendi ülkelerinin ‎otomobillerini, havalarda uçaklarını gördüklerinde acaba ne hissediyorlar. Belli ‎ki bizi ölesiye heyecanlandıran bu gibi olayları onlar asırlardır kanıksamışlar. ‎