‎‎


Dünyaya, İnsanlara, Olaylara

MAVİ PENCERE

Necdet Ersoy

       BAŞ SAYFA  DÜŞÜNCE ODASI   MAVİPENCERE    GÖZLEMEVİ    ARKABAHÇE    IŞIKLIYOL    DÜNYAGÖRÜŞÜ                                               Alıntılık   Belgelik    Yarenlik    Okumalık ‎    Bakmalık    Gezinmelik 
DEPREMDE YAŞANAN YIKIMA
İÇERİDEN BİR BAKIŞ

İnş. Y. Müh. Necdet Ersoy

Yine büyük bir depremle ve büyük bir yıkımla karşı karşıyayız. Çok büyük sayıda can kaybettik. Yıkım ve ölümlerden öte çok önemli olumsuzluklar bizi bekliyor. Böyle bir dönemde konuya olumlu katkı verebilecek herkes bu katkıyı vermeye çalışmalı. Konunun bilimsel ve teknik yönleri üzerinde ne kadar konuşulsa azdır. Hep bir kulaktan girip ötekinden çıkıyor kanısı yaygınsa da uyarılar devamlı yapılırsa mutlaka insanlarımızın zihninde bazı önemli şeylerin yer etmesi mümkündür. Şimdi bir konut inşaatının yapım aşamalarını ve bu işte kullanıılan malzemeleri ve rol alan aktörlerleri ve çözüm önerilerini basitçe gözden geçirelim.

A- UYGULAMA

1- Zemin ve Temel Konusu:

İmar planları yapılırken zemin etütleri de yapılır. Zemin yapısına göre kat adetleri belirlenir. Proje mühendis ve mimarları işe başlarken zeminle ilgili yeterli bilgiye sahiptir. Yüksek katlı yapılar için daha detaylı bir zemin etüdü de yapılır. Yani olumsuz sonuçların ana sebebi zemin şartlarındaki bilgisizlik değildir.

2- Proje İşleri:

Standart bir konut yapısının projesi için çok yetkin mühendis ve mimarlara gerek yoktur. Bir mimari ya da statik proje bürosu açan mimar ya da mühendis çok özel bir yapı değilse bir konut projesi yapabilir. Burada önemli olan proje yapımında uyulacak anlaşılabilir basit teknik şartnameleri oluşturmaktır. Mesela bir statik proje mühendisini yapıda her iki istikamette belli ölçüde betonarme perdeler şart koşulabilir. Proje mühendisi ne hesap yaparsa yapsın proje mühendisi teknik şartnameden ayrılamaz. Proje teknik şartnamesi hem basit olmalı hem de yapım sırasında kamu denetiminin hiç yapılamıyacağını göz önüne alarak işçi ve ustaların yapacağı yanlışlık ve ihmalleri tolere edebilmelidir.

3- İnşaat Demiri:

İnşaatın önemli unsurlarından biri inşaat demiridir. İnşaat demirlerinin belirlemiş standartları vardır. Üretim büyük fabrikalarda yapıldığı gibi birçok küçük ve ortaboy haddehanelerde de yapılmaktadır. Bazı haddehanelerin hurda demirlerden standarda uymayan kalitede ve çapları %10 civarında düşük inşaat demiri ürettikleri söylene gelmektedir. Müteahhitler inşaat demirini ton hesabıyla aldıkları için bu gibi demirleri %10 daha ucuza alabilmektedirler. Sonuçta inşaatın bünyesine projedeki mesela 14 lük demir yerine 13 lük demir girmektedir. Bu demirler kullanılması halinde projelerin öngördüğü çekme gerilmelerini karşılayamıyacağı için yıkımlara sebep olabilir. İnşaat demiri imal eden kuruluşlar büyük ve güçlü kuruluşlardır ve gerektiği gibi denetlenememektedir. İnşaat demirlerinin ne şekilde döşeneceği projede gösterilir. Ama demirci ustası demirleri birbirine gerektiği sayıda yerden bağlamaz. Bu durum beton dökümü ve vibratör tutulması sırasında demirlerin yerlerinden oynamasına, projeye göre olmaları gereken yerlerden kaymasına ve işlevini yitirmesine sebep olur. Bu husus basit gibi görünen önemli bir husustur.

4- Kalıp İşleri:

Kalıpçı ustaları çalışma sırasında bazı ahşap parça ve talaşlarını kolon kalıbının içine düşürür. Kolon kalıpları kapanmış olduğu için arada kalan bu talaş ve kalıp artıkları dökülen kolon betonu ile alttan gelen kolonun betonunun tam kaynaşmasına engel olur. Onun için kolon kalıbının bir yanı açık bırakılmalı, alt kolonun filizleriye üst kolonun demirleri bağ telleri ile bağlandıktan ve kolon içine dökülmüş tahta parçası talaş v.s. temizlendikten sonra kapatılmalıdır. Beton döküldükten sonra betonun tam mukavemetine ulaşması için 21 gün gerekir. Ama ülkemizde hemen hiçbir inşaatta 21 gün beklenmez. Kalıplar 7-8 gün sonra sökülüp bir üst katın kalıbı yapılmaya başlanır. Kalıp malzemesi inşaat maliyetinde önemli bir kalem teşkil ettiği için müteahhitler bu yolu seçer. Beton 7 günün sonunda tam mukavemetinin %70 ini kazandığı için beton yıkılmaz. Ama kendi ağırlığının etkisiyle bir miktar esner ve sarkar. Bu sarkma sebebiyle demir ile beton arasındaki aderans henüz tam oluşmadığı için beton içindeki demirler betondan ayrılır ve demir ile betonun artık birlikte çalışma durumu ortadan kalkar. Yani ortada bir betonarme kalmaz sadece beton ve arme kalır. Yıkılan binaların enkazında gördüğümüz salkım saçak demirler muhtemelen kalıbın erken sökülmesi sonucu daha inşaatın başında betonla ilişkisini kesmiş demirlerdir. Onun için kalıplar beton tam mukavemetini almadan yani 21 gün geçmeden asla sökülmemelidir.

5- Beton İşleri:

Beton, bir yapının en önemli unsurudur. Beton agrega, çimento ve sudan oluşur. Günümüzde agrega genelde kırma taş suretiyle sağlanır. Çimentonun standartlara uygun olduğunu var sayarsak agrega ve suya dikkat etmek gerekir. Kırma taş olarak elde edilen agreganın granülemetrisinin uygun olması ve konkasöre verilen taşların yeterli sertlikte olması gerekir. Konkasörde kırılan taşların sert olması daha maliyetli olduğu için bazı hazır beton firmaları bunu tercih etmezler. Bu husus pek de denetlenen bir husus değildir. Şantiyeye gelen hazır beton güvenli sayılarak kalıplara dökülür. Betonun uygun kıvamda olması oluşacak mukavemet için çok önemlidir. Betonun biraz sulandırılması beton pompası için bir kolaylık sağladığı gibi betonu kalıplara döken işçi ekibi için de kolaylık sağlar. Vibratör hizmeti azalır hatta yok olur. Oysa betona mutlaka vibratör tutmak gerekir. Gerektiği kıvamda değil de fazla su ile cıvık kıvamda dökülen betonda fazla su beton içinde boşluklar oluşmasına sebep olur ki bu da beton mukavemetini olumsuz etkiler. Dökülen beton dış havaya maruzdur. Sıfırın altındaki sıcaklıklarda beton donabilir. Beton donarsa beton olmaktan çıkar. Onun için sıfırın altındaki bir iklimde beton döküyorsak mutlaka betonun donmasını önleyecek tedbirleri almak gerekir. Beton sıcak havadan ve güneşten de olumsuz etkilenir. Hatta hiç sulanmadan güneş altında bırakılan beton yanar. Bina enkazlarında gördüğümüz unufak olmuş betonların sebebi büyük ihtimalle betonun donmuş ya da yanmış olmasıdır. Onun için yazın beton dökerken çok dikkatli olmak gerekir. Betonu en az üç gün sık sık sulamak hatta ıslak talaş ya da çullarla örtmek gerekir. Yaşadığımız son depremde sıkça gözlemlediğimiz bir durum var. Aynı site içinde aynı müteahhidin yaptığı altı bloğun dördü sapasağlam ayaktayken ikisinin yerle bir olduğunu birçoğumuz şaşırarak görüyoruz. İyi bir inceleme yapılsa muhtemelen yıkılan blokların betonlarının yaz aylarında ya da çok soğuk kış aylarında dökülmüş olduğunu bu sebeple güneşten yanmış belki soğuktan donmuş ya da kalıplarının erken alınması sebebiyle biraz yukarıda izaha çalıştığımız demir - beton ayrılmasına maruz kaldığı anlaşılacaktır.

6- Duvar ve Sıva İşleri:

Genelde taşıyıcı sistem sağlamsa mesele kalmaz inancı yaygındır. Oysa duvarlar da çok önemlidir. Taşıyıcı sistem ayakta kalsa bile duvarlar yıkılıp önemli can kayıplarına sebep olabilirler. Bizim şartnamelerimizde beton kolon, kiriş ve perdeler ile duvarlar arasında bütünleştirici bir ek imalat yoktur. Oysa duvarlar, kalıptan sonra kolonlara ve kirişlere yer yer çakılacak demirlere bağlanmalı ya da duvarla birleşecek kiriş altı veya kolon-perde yan yüzlerinde duvarla kaynaşma sağlayacak tedbirler almalıdır. Bizde duvarlar örülürken bol kireçli harç kullanılır. Oysa kirecin badana dışında şantiyeye sokulmaması gerekir. Duvar harcına kesin olarak kireç katmamalıdır. Şartnamelerimizde dış sıva harcı kireçsiz olması gerekirken, istisnasız bütün sıvalar bol kireçli az çimentoludur. Böyle bir harç ile çalışmak ustaların kolayına gelir. O yüzden kireçten korunmanın yolu şantiyeye kireç sokmamaktır Sıva deyip geçmemelidir. İçten dıştan sağlam bir sıva ile bütünleşmiş bir yapı biraz daha güç kazanmış olur.

7- Tesisat İşleri:

Mimari ve betonarme projelerinde tesisat kanal ve boruları malesef pek dikkate alınmaz. Kaba inşaat bittikten sonra tesisatçılar inşaata girerler. Kanallarını, tesisat borularını geçirmek için kiriş, kolon , döşeme önlerine ne çıkarsa acımasızca deler, kırar, dökerler. Taşıyıcı sistem tanınmaz hale gelir. Tesisat işi bitince kırılıp dökülen yerleri sıva harcı veya alçıyla kapatırlar. Bu kusuru sadece tesisatçılara yüklemek de doğru değildir. Mimari projede tesisat mutlaka dikkate alınmalı ve betonarme projede buna uyarak gerekli yerlerde tesisatçının ihtiyaç duyacağı boşlukları bırakmalıdır.

8- Klima Cihazları:

Son yıllarda yaygınlaşan bir olay da mekanlara klima cihazı konmasıdır. Klima cihazının dış ünitesi binaların dışına ve tercihan taşıyıcı elemanlara monte edilir. Binalara dıştan bakınca binanın yüzünün çiçek bozuğu gibi onlarca klima cihazı ile kaplı olduğunu görürüz. Yaz aylarında bu onlarca cihaz çalışmaya başlayınca bina az da olsa sürekli bir titreşime maruz kalır. Bu durumun yapının dayanma gücünü zayıflatmaması mümkün değildir. Klima cihazları monte edildikleri binaların dayanıklılığını olumsuz etkiledikleri gibi görsel kirliliğe de sebep olmaktadır. Bu klima cihazlarının dış ünitelerinin illaki binanın dış yüzüne konma zorunluluğu yoktur. Bunları görünmeyecek ve yapıya zarar vermeyecek yerlere koymak mümkündür.

9- Usta İşçi:

Birçok iş kolunda işçi ve ustalar mutlaka bir kurs veya okul görmüştür. Ama inşaat sektöründe inşaat ustaları ile işçileri için herhangi bir kursa veya okula uğramışlık şart değildir. Herşey sahada öğrenilir. Onun için yaptığı iş usta veya işçiye bir saygınlık kazandırmadığı için usta da işçi de yaptığı işe saygı duymaz. Sonunda ortaya çıkan iş de saygı duyulacak bir iş olmaz. Onlar için işin yanlış yapılmasının hileli olmasının hiç bir önemi yoktur. Onun için inşaat usta ve işçilerinin kısa da olsa mutlaka bir kurstan geçirilerek edindikleri bilgiler yoluyla hem kendilerine hem yaptıkları işe saygı duymaları sağlanmalıdır. İşçi ve ustaların her an denetlenmesi hiçbir şekilde mümkün olmaz.

10- Yapımda Mimar Mühendis:

Ülkemizdeki sistem, yapım sırasında proje mimar ve mühendisini inşaattan olabildiğince uzak tutmaktadır. İnşaat başlarken zorunlu olarak bir mimar veya inşaat mühendisine bir anlaşma ile şantiye şefliği veya fenni sorumluluk verilir. Bu fenni sorumlular genelde formaliteyi yerine getirmek içindir. İnşaatta söz sahibi olmaları mümkün değildir. Bazan işin başında müteahhidin görevlendirdiği bir mühendis bir şantiye şefi olsa da bu mühendis mesleki bir denetimden ziyade müteahhidin işini organize eder.

B- DENETİM:

Birçok konuda olduğu gibi inşaat işleri için de yoğun bir denetim mekanizması kağıt üstünde vardır. Her türlü ayrıntıyı bir kenara koyarak inşaatların hiçbir şekilde denetlenmediğini söyleyebiliriz. 1999 Depreminden sonra devreye sokulan Yapı Denetim Mekanizması tamamen belediyelerin, sorumluluğu üstlerinden atmak için oluşturdukları sözüm ona bir çözümdür. Bunca denetim kurum ve kuruluşuna rağmen durum bütün açıklığıyla ortada olduğuna göre mevcut denetim sistemi tümüyle yok sayılarak yeni bir denetim düzeni kurulmalıdır.

C- ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1- Arsa Üretimi:

Arsa üretimi genellikle belediyelerce yapılmaktadır. Arsa üretimi için önce nazım imar planları yapılır. Şehrin konut, ticaret ve sanayi gibi muhtelif gelişme bölgeleri belirlenir. Bu nazım imar planına uygun imar planları yapılır. Bir bölgenin imar planı içine alınması demek o bölgedeki ekonomik değeri olmayan ya da yok denecek kadar az olan arazi ve tarlaların arsa vasfı kazanması demektir. Bu durum çok büyük bir rant yaratır. Bu rant ülke ekonomisin tabir caizse kimyasını bozan bir olgudur. Belediyelerin olabildiğince çok arsa üretmelerinin yolu açılmalıdır. Bunun yanında imar kanundaki Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) %80 e çıkarılarak bunun yeterli kısmı konut arsası olarak kamuya terk edilmeli ki arsa piyasasında bir düzenleme unsuru oluşsun. Bu arsaların satışından elde edilen gelir sadece altyapı yatırımları için kullanılmalı. Arsa üretimi herhangi bir kamulaştırma gerektirmediği için büyük bütçelere ihtiyaç göstermez. Şehir planlaması için çalışacak teknik personel gücünü artırmak yeterlidir. Arsa üretimi artırılırsa arsa fiyatları doğal olarak düşeceği için bir yapıda arsa bedeli payının %30-%70 oranında pay sahibi olması önlenebilir ve konut fiyatları düşer. Bunlara paralel olarak vergi düzenlemeleri ile de arsaya yatırım ve arsa süpekülasyonu zorlaştırılmalıdır.

2- Mevcut İmar Planında Yapılan Değişiklikler:

Mevcut imar planında yapılacak değişikler de büyük bir rant yaratır. Bu gibi imar değişiklikler sonucu yapılacak ilave katlardan doğan rantlar arsa veya o arsadaki konut sahiplerine değil büyük oranda kamuya ayrılmalıdır.

3- Alt Yapı:

İmara açılan bölgelerde ulaşım ve iletişim altyapıları imar rantının kamu ile paylaşılması sonucunda oluşan mali imkanların da katkısıyla hızlıca yapılmalıdır.

4- İşçi ve Usta Eğitimi:

İşçi ve ustalar kusa süreli de olsa mutlaka bedelsiz kurslara tabi tutulmalıdır. Kurs sonunda işçi ve ustalara numaralı bir sertifika verilmeli, sertifikalı işçi ve ustaların asgari ücretlerine bir ilave yapılmalı ve bu ilave, sigorta bordrolarında sertifika noları da zikredilerek kayıt altına alınmalıdır. Böylece kurslar özendirilmiş olacaktır.

5-Müteahhitler Odası Kurulması:

Birçok meslek gurubu için meslek odası vardır. Müteahhitlerin meslek bir odası yoktur. Müteahhitler Ticaret Odasına kaydolunurlar. Müteahhitler yıllardır müstakil bir oda kurmaya çalıştılar ama siyasette çok etkili olan Ticaret Odası bunu engellemektedir. Biran önce Müteahhitler Odası kurulmalı ve şu an hiçbir disiplini olmayan müteahhitlik sektörü bir çatıya kavuşmalıdır.