ARKA BAHÇE


                       BAŞ SAYFA DÜŞÜNCE ODASI  MAVİPENCERE   GÖZLEMEVİ   ARKABAHÇE   IŞIKLIYOL
                                    Alıntılık      Belgelik   Yarenlik   Okumalık ‎  
E-DEVLET BAŞA
BİLİŞİMCİLER İŞE
(*) .
‎ ‎

Neler oluyor?

Bilişim toplumu kavramı üzerindeki tartışmalar sürüp giderken, “e” harfinin önek olarak yer ‎aldığı sözcükler yaygınlaşmaya başladı. Bu seriye son zamanlarda eklenen e-Devlet ‎kavramı üzerinde biraz durmanın yararlı olacağını düşünüyorum. Bu alanda başta ABD ‎olmak üzere bir çok ülkede ilginç gelişmeler olmaktadır. Örneğin, ABD Başkanı ‎Clintonun‎ imzası ile Beyaz Saray Basın Bürosu’ndan 17 Aralık 1999 tarihinde bir genelge ‎yayınlanmıştır. Bu genelgenin bir bölümünün özeti aşaüıdadır.
Hükümetim tarafından sanal ortamda büyük bir bilgi ‎zenginliği yaratılmış olmasına rağmen ‎bugün hala adres ‎değişikliğini bildiren basit bir dilekçe için bile kağıt ‎ortamında bir sürü ‎işlem yapılmaktadır. Ayrıca kamu ‎oyununun bilinçlenmesi ve İnternet kullanımı arttıkça ‎‎Devlet daireleri ile halkımız arasında sanal ortamdaki ‎karşılıklı iletişim istemi ‎artacağından kamu kurum ve ‎kuruluşlarında basitleştirilmiş ve standart hale getirilmiş ‎‎hizmetler gittikçe daha büyük önem kazanacaktır. Aynı ‎zamanda kamuoyu, devlet daireleri ‎ile sanal ortamdaki ‎iletişime güven duymalı ve iş sahipleri ile ilgili mahrem ‎bilgilerin saklı ‎tutulacağından emin olmalıdır. Bu hususları ‎nazara alarak
    ‎ ‎
  1. Yurttaşlarımızın mevcut kamusal bilgi ve hizmetlere ‎tek aşamada ‎erişebilmelerini,‎
  2. ‎ ‎Daha iyi daha etkin kamu hizmeti üretilmesini ve
‎ ‎Hükümetin yurttaşlara hesap verme görevinin daha ‎iyi yerine getirebilmesini ‎‎ Sağlamak amacıyla işbu muhtıra ile bütün kamu kurum ve ‎kuruluşlarının, uygun düşen ‎durumlarda özel sektör de ‎dahil olmak üzere, aşağıdaki önlem ve eylemleri yerine ‎‎getirmelerini buyuruyorum:‎
    ‎ ‎
  • Bilgi ve hizmetlerin kurumlar bazında değil, bilgi ve ‎hizmet konuları bazında ‎sunulmasını sağlayacak bir ‎sistem kurulacaktır.‎
  • ‎ Aralık 2000 tarihine kadar önde gelen 500 kurum ve ‎kuruluş işlemlerinde kullandıkları ‎formları sanal ortamda ‎hazır edecekler, Ekim 2003 tarihine kadar da mümkün ‎olan ‎bütün durumlarda Federal Hükümetteki işlemler sanal ‎ortamda yürütütülecektir
  • ‎ Elektronik ticaret teşvik edilecek, tasarruf söz konusu ‎olan durumlarda devlet ‎daireleri ihtiyaçlarını e-ticaret ‎yoluyla temin edeceklerdir. ‎
  • ‎ Mevcut teknoloji yaygınlaştırılmak suretiyle gerek ‎devlet dairelerinin kendi aralarında ‎ve gerek vatandaşlarla ‎devlet daireleri arasında özel, güvenlikli ve etkin bir iletişim ‎‎olanağı sağlanacaktır. Bu amaçla Genel kamu Hizmeti ‎İdaresinin eşgüdümü altında ‎Aralık 2000 tarihine kadar en ‎az 100000 (yüz bin) elektronik imza belgesi ‎verilecektir. ‎
  • ‎ Ulusal Bilim Vakfı Başkanı, ilgili federal hükümet ‎dairelerinin işbirliği ile seçim ve ‎oylamaların sanal ortamda ‎yapılması hakkında bir yıl süreli bir olurluk araştırması ‎‎yürütecektir.
Büyük ekonomik gücü ve yüksek teknolojik düzeyi dikkate alındığında ABD’nin böyle bir ‎çalışmaya girişmesi normal karşılanabilir. Ancak Amerika dışında da bu gibi çalışmalar ‎oldukça yoğun bir şekilde yürütülmektedir. Türkiyede ise, son zamanlarda hemen bütün ‎kamu kurum ve kuruluşlarında Web sayfası düzenlemek konusunda yoğun çalışmalar ‎yapılmakta olduğu gözlemleniyor. Konunun daha geniş bir platformda, belki Bilişim 2000 ‎kapsamında, ele alınableceğini de göz önüne alarak ilgili birkaç kavram hakkında başlıklar ‎halinde bazı açıklamalar yapmaya çalışacağım ‎

Devlet denilen

Hukuki ve sosyolojik tanımları bir tarafa bırakırsak Devlet, ‎Kamu kurum ve kuruluşlarının tümünü içine alan hukuksal yapıdır. Bu kurum ve ‎kuruluşların her birinin Devlet içinde işlevleri vardır. Bu işlevleri yerine getirmek için ‎mevzuat dediğimiz bağlayıcı metinler, bu kurum ve kuruluşlara yetkiler bahşetmiş ve ‎görevler yüklemiştir. Bu yetkilerin kullanılması ve görevlerin ifa edilmesi için belli ‎modellere göre örgüt yapıları oluşturulur. Bu örgüt yapısı içinde iş süreçleri ve işlem ‎adımları tanımlanır. Personel profilleri belirlenir. ‎ ‎

Ya e-Devlet ?

‎ E-Devlet de yukarda tanımlanan Devlet kavramındaki ögelere aynen sahiptir. Fakat bir ‎başkalaşma, (koza, tırtıl, kelebek benzeri bir başkalaşma) söz konusudur.
    ‎ ‎
  1. Bu başkalaşma önce iş süreçlerinde ve işlem adımlarından başlar:
  2. ‎ ‎
    • ‎ Bilişim ve İletişim Sistemlerinin (BİS) araçları insana yardımcı olur. Hatta bazen ‎belli ölçüde onun yerini alır.
    • ‎ Veriler, bilgiler, belgeler, işlemler kağıt ortamından manyetik ortama ‎aktarılır.
  3. ‎ Görevlilerin nitelikleri başkalaşmaya uğrar.
  4. ‎ Örgüt yapısı zorunlu olarak değişir.
  5. ‎ Kurum veya kuruluşun işlevi yeni bir boyut kazanır. Kelebek uçar.
‎ Bir kurumun iş süreçlerine ve işlem adımlarına Bilgi İşlem Sistemi (BİS) araçlarının ‎konulması planlanırken, örgüt yapısında ve görevlilerin niteliklerinde vuku bulabilecek ‎değişiklikler önceden görülmeli ve sistem ona göre oluşturulmalıdır. Öyle de ‎yapılmaktadır. Ancak klasik devletten e-Devlet’e geçiş tam anlamıyla gerçekleştiğinde, ‎örgüt yapısına ve personele ilişkin değişiklikler çok daha köklü olacaktır:
    ‎ ‎
  • BT araç ve yöntemlerinin kullanılması kurumun bütün birimlerini içine alacak ‎şekilde yaygınlaşacak;
  • ‎ Bilgi işlem merkezi yerine BİS koordinatörlüğü gibi bir yapı oluşacak;
  • ‎ Bütün görevliler bilgisayar okur- yazarı ve hatta bilişimci olacak;
  • ‎ Yönetim karar süreçleri değişecektir.
Burada bir noktaya dikkat etmek gerekiyor. Klasik Devletten e-Devlet’e geçiş ‎yüzeysel bir reform olarak algılanmamalıdır. Kamu hizmetlerinin üretilmesinde köklü ‎bir değişim söz konusudur. Diğer bir deyişle, beklenen değişiklik üstyapı ile sınırlı ‎kalmayacak, üretim yöntemleri değişeceği için, altyapının yeniden kurulması ‎zorunluluğu da doğacaktır.
‎ ‎

Birey ve Devlet

‎ Birey toplumun bir ögesi olduğu için toplumdaki değişim ve gelişimler bireye yansır. ‎Toplumun örgütlenmiş şekli olan Devletteki değişim ve gelişimler de bireyi ‎etkileyecektir. Tarihsel açıdan baktığımızda Devletin şekline göre bireyin sıfatının ‎değiştiğini görmekteyiz::
‎ Birey
    ‎ ‎
  • Monarşik Devlette UYRUK
  • ‎ Cumhuriyette YURTTAŞ
  • ‎ Demokraside İNSAN dır.
‎ Bireyin sıfatının e-Devlet’te değişip değişmeyeceği önemli bir soru olarak karşımıza ‎çıkmaktadır.
‎ Yukarda tanımlanan e-Devlet, bireye yaklaşım biçimine göre birbirinden tümüyle farklı ‎kimliklere sahip olacaktır. Birey uyruk olarak görülürse, e-Devlet tarihteki en ‎totaliter monarşilerden kat kat kuvvetli bir totaliter devlet olma imkanına sahip ‎olacaktır. “Artık 1984 gerilerde kaldı, demek ki George ‎Orwell yanılmış” dememeliyiz. Bu ihtimal şimdi daha da kuvvetlenmiştir.
‎ Buna karşılık, kişiyi insan (birey) kabul eden e-Devlet’in, birey için, bugünkü temsilî ‎demokrasiden de ileri bir rejim olması umudu vardır. Çünkü o zaman e-Devlet
  • Daha saydam
  • ‎ Daha katılımcı
  • ‎ Daha insancıl
‎ bir devlet olma imkanına sahip olacaktır.
‎ ‎

Saydamlık

‎ Bugünlerde sıkça kullanılan Saydamlık terimine IMF, Dünya Bankası, ‎OECD gibi uluslar arası kuruluşlar tarafından çok özel bir anlam verilmektedir. ‎Saydamlık, kamu yönetiminde yolsuzlukları önleme çabası ile eş anlamlı ‎olarak kullanılmaktadır. Transparency International adıyla yeni bir Sivil ‎Toplum Örgütü kurulmuş, bu kuruluşun alt kuruluşları Türkiye dahil bir çok ülkede ‎oluşturulmuştur. IMF ‘nin Web sitesinde yer alan bir belgeden ‎anlaşıldığına göre, azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere uluslar ‎arası finans kuruluşlarından alınan kredilerin verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkelerine ‎uygun olarak kullanılmasına kamu yönetimindeki yolsuzluklar önemli ölçüde mani ‎olmakta, kredilerin geri dönüşü zorlaşmaktadır. Ayrıca satır aralarından benim ‎çıkardığım bir başka husus var: Çok uluslu şirketler kendi ‎aralarında anlaşarak kamu yönetimleri ile olan ilişkilerinde ve özellikle ihalelerde, ‎rüşvet vermekten artık vaz geçmek kararı almışlardır. Çünkü bu yol uzun ‎vadede bu şirketlerin menfaatine daha uygun olacaktır.
‎ ‎ Yolsuzluklarla mücadelenin bu şekilde yetkin ellere geçmesi sevindirici olmakla ‎beraber burada saydamlık teriminin negatif anlamının ağır bastığı gözden ırak ‎tutulmamalıdır.
‎ Pozitif anlamda Saydamlık kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetlerinin halk tarafından ‎öğrenilmesine imkan sağlamaktır. Bu suretle bireyler gerçekleştirilen başarılardan ‎gurur duyarak motive olacaklar ve katılımcılık ruhu gelişecek, ‎bireylerin ve toplumun mutluluğu artacaktır.
‎ ‎

Katılımcılık

‎ E-Devlet’de geçekleştirilecek saydamlık, bireylerin ve toplumun kamu kurum ve ‎kuruluşlarının çalışmaları hakkında güvenilir ve doğru bilgiler elde etmelerini ‎sağlayacağı gibi, bu çalışmalara çeşitli yollarla katkı vermelerine de imkân verecektir. ‎Bu katkılar
    ‎ ‎
  • Görüş bildirme
  • ‎ Tepki gösterme
  • ‎ Aday gösterme
  • ‎ Referandum
  • ‎ Seçim
‎ şekillerinde olabilir.
‎ Bu yeni devlette bireyler yine temsilî demokrasilerdeki gibi yurttaşın da üstünde, ‎insan adına layık olan ve bu liyakati devletçe kabul edilen varlıklardır. Yalnız, bu e-‎devlette insan biraz farklı bir insandır. Öncelikle daha katılımcı bir ruha sahiptir. ‎Ayrıca BİS araç ve yöntemlerini kullanma beceri ve yeteneğine sahiptir. Öyle ki homo sapiens’in bu yeni torununa, Bilişim Kurultayında kullanılan bir terimle ‎‎homo digitalus diyebiliriz.
‎ Bu suretle temsilî demokrasiden eski Yunandaki, yalnız asilzadeleri içine alan, doğrudan demokrasiye benzer bir rejime, deyim yerindeyse digital demokrasiye, yada başka bir deyişle, E-‎DEMOKRASİye geçmiş olacağız.
‎ ‎

STÖ’nün Rolü(**) .

.‎ Burada gerek bu geçişin sağlanmasında ve gerek yeniden yapılanan devletin etkin olarak ‎işlemesinde sivil toplum örgütlerinin rolüne eğilmek yerinde olacaktır.
‎ Bilindiği gibi dernek, vakıf, sendika, birlik, oda gibi sivil toplum örgütleri ‎bireylerden oluşan, ama bireylerden ayrı bir kimliğe ve hukuksal kişiliğe sahip ‎bulunan ve toplum içinde tek tek bireylerden farklı ve yetkin bir işlevi olan ‎topluluklardır. Burada anahtar sözcük sinerji veya ortaklaşa güçtür.
‎ STÖ’ lerin gerek e-Devlet’e geçiş sürecinde ve gerek bu geçiş sağlandıktan sonra ‎kendilerine biçilen role uygun bir faaliyet gösterebilmeleri için bugünkünden biraz ‎farklı bir yapı ve anlayışa sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum.
‎ Öncelikle aynen e-Devlet’te olduğu gibi
    ‎ ‎
  • Daha saydam,
  • ‎ Daha katılımcı,
  • ‎ Daha insancıl,
‎ Ayrıca
    ‎ ‎
  • Daha paylaşımcı
  • ‎ Daha üretken
  • ‎ Daha dayanışmacı
‎ örgütler olmalıdırlar.
‎ e-Devlet’te STÖler kendi kuruluş amaçlarına ek olarak, gerek kendi aralarında ve ‎gerek Devletle birey arasında saydamlık, katılımcılık ve insancıllık ‎ilkelerinin işlerlik kazanmasının en başta gelen amaçları olmak görevini ‎üstlenmelidirler. Bu görev o kadar önemlidir ki, e-Devlet en ideal biçimde kurulsa bile, ‎bireylerle Devlet arasında STÖ’ler aracılığı ile iletişim kurulamazsa, ancak Büyük Birader olmaya heveslenenlerin artmasına yol açar. Çünkü, seçim ‎gibi doğrudan bireysel bir hak ve özgürlüğün kullanılması dışında, e-Devletin yaratacağı ‎katılımcılık olanaklarından yararlanılması STÖler olmadan mümkün olamaz diye ‎düşünmekteyiz.
‎ ‎

Seferberlik

‎ Yukardaki açıklamaların satır aralarından anlaşılacağı gibi, e-Devlet’deki kamu kurum ve ‎kuruluşlarının bireyler ve STÖ’ler ile ilişkisinde arayüz olarak Internet’in kullanılması ‎kaçınılmaz olacaktır. Ama İnternet sadece bir arayüzdür ve Internet bu bağlamdaki ‎tek arayüz değildir. Etkileşimli telefon bankacılığını hatırlayınız. Ayni yaklaşım, T.C. ‎Emekli Sandığı gibi, bazı kurum ve kuruluşlar tarafından da kullanılmaya ‎başlanmıştır. (***) ..
‎ Burada asıl önemli nokta şudur: Arayüzün arka planında yer alan örgüt yapısı ve iş ‎süreçleri Bilişim ve İletişim Sistemlerine oturtulmadan, bu arayüz fazla bir yarar ‎sağlamayacaktır. E-Devlette , bütün kişilerin biraz bilişimci olacağına yukarda ‎değinilmişti. Ancak e-Devlet’e geçiş sürecinde bütün yük profesyonel bilişimcilerin ‎omuzlarına yüklenecektir.
‎ Ülkemizde yıllarca önce başladığı halde bir türlü etkin olarak uygulamaya konulamamış ‎olan pek çok bilişim projesinin sorunlarını daha yakından irdelemek bu bağlamda ‎yaşamsal bir önem kazanmaktadır.‎ ‎
Bu yüzden, Yetkin devletlerdeki gelişmelere ayak ‎uydurabilmek için seferberlik ilanının gerekli olduğuna inanıyorum. Çünkü bu ‎gelişmeler ülkemizin geleceği için tam bir meydan okuma niteliğindedir. Bilişimciler ‎bu büyük meydan okumayı yanıtlamak görevinin ve onurunun, herkesten çok, ‎kendilerine düştüğünün bilincine varmak ve bu onuru hak etmek zorundadırlar. ‎‎
‎ ‎
“Ya devlet başa, ya kuzgun leşe”
‎sözünü işte bunun için ‎başlıktaki gibi değiştirmek ihitiyacındayız.


Dipnotlar

(*)Bu yazı 9.6.2001 tarihinde kaleme alınmıştır.‎‎▲‎
(**)Sivil Toplum Örgütü, O günlerde Sivil Toplum Kuruluşu (STK) deyimi pek ‎kullanılmıyordu‎‎▲‎
(***)Günümüzde katılımcılık açısından cep telefonlarının yaygınlaşması ile etkileşimli ‎telefondan çok daha yararlı olanaklar doğmuştur‎‎▲‎